HOŞGELDİNİZ

BU BLOGU ŞU ANDA GÖRÜNTÜLÜYORSANIZ SİZDE KORSAN HAKKINDA BİRŞEYLER ÖĞRENMEK İSTİYORSUNUZ DEMEKTİR VE EMİN OLUN DOĞRU ADRESTESİNİZ

23 Nisan 2007 Pazartesi

EVLİYALAR DİYARI TİLLO


Evliyalar Diyarı Tillo

Ey Dide nedir uyku gel uyan gecelerde
Kevkeblerin et seyrini seyran gecelerde…
Bak, hey’et-i alemde bu hikmetleri seyret
Bul saniini, ol ana hayran gecelerde
Burası Tillo. Evliyalar diyarı. İlimle irfanının buluştuğu mübarek belde. Tarih boyunca İslam dünyasının kalbi ve fikri hayatına ışık tutmuş devasa kametler yetiştiren Güneydoğu Anadolu’nun nadide ilçesi; Tillo. Buraya gelenler her köşede bir ilim yuvası, bir irfan müessesesi görür. Buraya gelenler yüzlerinde nur, kalplerinde huzur nice gönül erleriyle buluşur. Tillo’ya gelen ayrılmak istemez. Ayrılan tekrar dönme özlemiyle yanar tutuşur. Tillo’nun kokusu, rengi, havası damarlarınıza sindi mi bir daha bırakmaz sizi.
……..
Tillo’ya gidiyoruz. Gavs-ı Azam İsmail Fakirullah hazretlerinin diyarına. İslam kültürünü Marifetname gibi bir şaheserle zenginleştiren İbrahim Hakkı Hazretlerinin araştırma merkezine. Peygamber Efendimizin torunlarının diyarına, O’nun muhterem amcası Hz. Abbas’ın dergahına, Allah’ın kılıcı Hz. Halid’in köyüne. Evliyalar diyarı Tillo’ya gidiyoruz.
…………
Tillo, Siirt’in şirin bir ilçesi. Şehre 7 km. mesafede yer alıyor. Tillo nahiyesi, 18 Mayıs 1990 tarihinde ilçe olduktan sonra Aydınlar adını aldı. “Yüksek Ruhlar” anlamına gelen Tillo, her döneminde bölgenin en önemli kültür ve eğitim merkezi, ilim ve irfan yurdu oldu. Dini ilimlerin yanı sıra fen ilimlerinin okutulduğu medreselerinde büyük ilim adamları yetişti.
………….
Tillo, Asurlulardan Urartulara, Perslerden Araplara, Selçuklulardan Osmanlılara kadar, birçok medeniyetin gelip geçtiği bir belde.
Hz. Ömer’in Halit bin Velit komutasında gönderdiği İslam ordusu Tillo için bir dönemin başlangıcı oldu. Buraya Hz. Halit ve Peygamber Efendimizin Amcası Abbas’ın soyundan gelen bazı aileler yerleşti. Onların soyundan İsmail Fakirullah hz., Gavsu’l-Memduh, Şeyh Hamza el-kebir ve Mucahit hazretleri gibi önemli alimler çıktı. Bugün Tillo’nun caddelerinde dolaşırken onların torunlarıyla karşılaşırsınız.
……………….

……..
Burası Tillo’nun en önemli ziyaret mekanı. Tillo’nun sembolü haline gelmiş bu türbede büyük alim ve mutasavvıf İsmail Fakirullah Hazretleri ve astronomi alanındaki çalışmalarıyla tanınan talebesi İbrahim Hakkı Hazretleri yatıyor. Hoca-talebe hayatta olduğu gibi vefatlarından sonra da ayrılmamışlar birbirlerinden. İki yar-ı vefadar kapılarını ardına kadar açmışlar ziyaretçilerine.
Onların manevi atmosferine girmek için yaklaşıyoruz. Bu mekanda her zaman müthiş bir kalabalık var. Türkiye’nin her tarafından insanlar buranın manevi havasından feyiz almak için geliyor. İbrahim Hakkı Hazretleri ötelere göçmeden önce vasiyet etmiş. “beni hocamın ayaklarının dibine defnedin” diye. Vasiyeti gereği büyük insan, buraya, fakirullah hazretlerinin tam ayaklarının dibine defnedilmiş.
Yıl 1657. Aylardan Şaban ayı. Günlerden Cuma. Gecelerden mübarek Regaib gecesi. Tillo’da Hz. Abbas’ın torunlarından Molla Kasım’ın, sabaha karşı fecr-i sadıkla bir oğlu doğuyordu. Hayatı boyunca insanlık için tam bir fecr-i sadık olacak bu büyük insanın adını İsmail koydular.
İsmail Fakirullah ateşin bir zekaya sahipti. Küçük yaşta hafızlığını bitirdi. İlim tahsiline babasının rahle-i tedrisinde başladı ve orada tamamladı. Babası Molla Kasım, Fakirullah hazretlerinin ilk ve en önemli hocasıydı.
……….
Babasının vefatından sonra onun hatiplik ve müderrislik görevlerini üstlendi. Bu arada Siirt eşrafından Hacı Muhammed’in kızıyla evlendi.
……..
Fakirullah hazretleri, 30 yaşlarında iken çok sevdiği validesini kaybetti.
……..
Hak dostu kazancını helal yoldan kazanmak için son derece titiz davranırdı. Evine, çocuklarının midesine hiçbir haram lokmanın girmesine müsaade etmezdi. Dua tepesindeki bu araziyi kendi elleriyle ihya etti. Toprağın bir kısmında üzüm yetiştirdi. Geriye kalan kısmına da buğday ekerdi. Meşe ağaçlarından mazı toplar, kazancı helal birisine satardı. Bununla bir ölçek tohumluk buğday alır ve bu tarlaya ekerdi. Üzüm bağının bütün işlerini bizzat kendisi görür, mahsulü eve kadar kendisi taşırdı. Tarlasının ekinini de hayvanlara eziyet olmasın diye talebeleriyle birlikte biçer döver ve savururdu. Bu işleri yaparken talebeleriyle birlikte abdestli olmaya özen gösteren Fakirullah Hazretleri böylece çocuklarına helal rızık yedirmenin huzurunu yaşardı.
Röp: İki elbisesi varmış, bunları sürekli giyiyor. Bir avuç üzüm …..
Burası İsmail Fakirullah hazretlerinin çilehanesi. Bu mübarek mekan, kutlu insanın halvete çekildiği, derin tefekkürlere daldığı, evrad ü ezkarını yaptığı, Mevlasıyla hasbihale girdiği yer. Ne erbainler gördü bu yapının duvarları. Ne riyazetler gördü. Ne perdeler açıldı burada. Fakirullah hazretleri bu çilehanede aşkla yandı, şevkü iştiyakla kanatlandı, mahbub u hakikiyle vuslata erdi, olgunlaştı. Erenler meclisinde sultanlığa namzet oldu.
……………..
Burası da ulu camii. Diğer bir değişle İsmail Fakirullah Hazretleri camii. Tillo’nun günümüze kadar ulaşan en eski yapılarından biri. Fakirullah Hz. burada imamlık, hatiplik yapmış. Talebelerine dersler vermiş, insanlara vaazlar etmiş. Caminin oymalı minberi, ahşap sanatı açısından tam bir şaheser niteliği taşıyor. Fakirullah hazretleri bu minberden Tillo’nun manaya açık insanlarına ruh üfledi, irfan solukladı. Camiin her köşesine Hak dostunun manevi havası sinmiş. Caminin içinde her zaman derin bir huzur var.
…………
Yaş 48’e dayanınca Kabe-i muazzama ve Habib-i Kibriya Efendimizle lika nasib oldu. Manevi alemin kapısı açıldı, Kabe O’na gel dedi, Ravza davet neşideleri söyledi. Gönül hasretle yandı. Cevap vermemek kabil değildi. Hak Dostu davete icabet etti.
Hazırlıklar yapıldı. Gönüller vuslata ayarlandı ve yollara düşüldü. Fakirullah hazretleri Hacca gitti. Beytullahı ziyaret etti, Hacerül Esvede selam verdi, Ravza-yı Mutahhara’ya yüz sürüp Nebiler Sultanının önünde gözyaşları döktü. Arz-ı hacet eyledi. Alem-i İslam için “medet medet” dualarıyla inledi.
Kuyu hadisesi-Camii -Hafız Taha
Burası Şifalı kuyu. Tillo’ya gelen ziyaretçiler, bu kuyudan su içer, maddi ve manevi hastalıklarına şifa arar. Kuyunun çok ilginç bir hikayesi var.
Fakirullah hz. tam kırk sekiz yaşındaydı. Bir Cuma gecesi taziyeden dönüyordu. Yalnızdı. Her taraf karanlıktı. Tam evin avlusundan çıkmak üzereydi ki, kendini boşlukta buldu. Hak Dostu, içinde su olmayan 13 metre derinliğindeki bu kuyuya düşmüştü.
Şiir- Hafız Taha
Hz. Yusuf misali kuyuya düştü. Orada en büyük ilim ve hikmet dersini aldı. Karanlıklar nura döndü. Sırlar ayan oldu.
Röp: Hafız Taha
…………..
Yokluğunu hisseden Tillo halkı Fakirullah hazretlerini aramaya çıktı. Kuyudan yükselen sesi duyunca koştular. Onu kuyudan çıkardılar. Büyük mürşid, sarığı başında sapasağlamdı.
…………….
Kendisini kuyudan çıkarmak isteyenlere "Beni kendi halime bırakın. Artık benim sizinle işim kalmadı" diyordu.
……..
İsmail Fakirullah Hz kuyuda bulunduğu zaman zarfında yüce Allah'ın tecellileriyle karşılaştı, birçok evliyanın ruhuyla tanıştı. Bu hadiseden sonra Fakirullah Hz.'nin istiğrak hali 8 yıl devam etti. Dokuzuncu yıl Cenab-ı Hak'tan aldığı feyz ile insanları hak yoluna irşada başladı. Bir taraftan insanların kalplerini manevi huzurla dolduruyor, diğer taraftan da akıllarını müspet ilimlerde donatıyordu. Böylece kalp-kafa izdivacına ermiş büyük kametler yetiştiriyordu.
……………
Hayatını müminleri irşad etmeye vakfeden Hz. Fakirullah’ın bu dünyanın cefasından kurutulup berzah aleminin sefasına gitme zamanı gelmişti. Tarihler 1734’ü gösterdiğinde Hak Dostu 79 yaşında ruhunu Mevlasına teslim etti.
……
Büyük Mürşidin vefatını işiten devrin padişahı Sultan Birinci Mahmut bir ferman göndererek kabri üzerine büyük bir kubbenin inşa edilmesini emretti.
Röp: Hafız Taha
Osmanlı padişahları gerek fakirullah hazretlerine gerekse onun soyundan gelen zatlara büyük bir alaka duymuş, çeşitli dönemlerde fermanlar göndermişler. Devlet-i aliyyenin sultanları, mana aleminin sultanlarına her zaman derin sevgi ve saygılarını ifade etmişler. Bugün bu fermanlar torunlarının evlerinde bir şeref nişanesi olarak duvarları süslüyor.
………
İsmail Fakirullah hz.leri hayattayken yazılı bir eser bırakmaz. Kendisine “neden bir eser yazmadınız” diye soranlara Erzurumlu İbrahim Hakkı’yı göstererek “işte benim eserim” diye cevap verir.
………
"Hak, şerleri hayr eyler,Zannetme ki gayr eyler,Ârif ânı seyr eyler,Mevlâ görelim neyler,Neylerse, güzel eyler...
………
Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri..
Günümüz alternatif tıbbı, astronomi, geometri gibi ilimlere ışık tutan Marifetname adlı dev eserin müellifi… On sekizinci yüzyılda yaşamış önemli bir bilim adamı. Bir İslam alimi. Bir şair. Bir filozof… devasa bir şahsiyet.
…………..
İbrahim Hakkı hazretleri Erzurumludur, ama Onun ilmi ve fikri kişiliğini Tillo oluşturmuş. Tillo İbrahim hakkı’yla İbrahim Hakkı da Tillo’yla özdeşleşmiş. Öyle ki Tillo’da kiminle konuşursanız konuşun, size O’nun bilimsel deneylerinden, kal’asından, güneş-ışık oyunlarından bahseder. İbrahim Hakkı hz. Tillo’luların içinde bütün buluşlarıyla hala yaşıyor. Tillo’nun çocukları bile onun deneylerini size bütün detaylarıyla anlatırlar.
Röp: çocuklar
İbrahim Hakkı hazretleri 1703 yılında Erzurum'a bağlı Hasankale ilçesinde dünyaya geldi. Babası Derviş Osman Efendi. Annesi Hasankale’nin saygın ailelerinden Şerife Hanım. İbrahim Hakkı Henüz 7 yaşındayken annesini kaybetti. Babası Onu Tillo’ya götürdü. Büyük alim ve Hak dostu Fakirullah hazretlerinin medresesine.
………….
Orada ruh dünyasını yoğurup şekillendirecek olan Fakirullah Hazretlerini gördü, Ona derin bir aşkla bağlandı. Rahle-i tedrisine oturdu. Gece gündüz demeden hocasının bilgi ve marifet denizinden kana kana içti. Hamdı… yandı… pişti ve ustasının elinde insan-ı kamil ufkuna erişti. Müspet ilimlerle aklını, dini ilimlerle kalbini besledi. Böylece Tillo’nun o güne kadar yetiştirdiği zirve şahsiyetler arasındaki yerini aldı.
……….
O’nun en acı günü Hocasını kaybettiği gündü.
………
Hocasının vefatından sonra İbrahim Hakkı Hazretleri astronomi alanındaki araştırmalarını ilerletti. Doğunun bu ücra beldesinde büyük araştırma merkezlerinde bile yapılmayan deneyler yaptı, aletler kullandı. Yeni buluşlara muvaffak oldu, yeni ufuklara açıldı. İbrahim Hakkı hz.lerinin namı bu çalışmalar sayesinde Tillo sınırlarını aştı, Doğunun bütün illerine yayıldı. Oradan da İstanbul’a, Devlet-i aliyyenin payitahtına ulaştı. Dönemin padişahı I. Mahmut çok sevdiği Fakirullah hazretlerinin bu kabına sığmaz talebesini görmek tanımak istedi. Ferman geldi, İbrahim Hakkı, Padişah’ın özel davetlisi olarak istanbul’a çağrıldı. Padişah Ona sarayın kütüphanesini ardına kadar açtı. Kütüphaneye kapandı. Gece ve gündüzlerini burada geçirdi. Başta astronomi olmak üzere fen bilimleriyle ilgili yüzlerce eseri inceleme imkanı buldu. Bilimin ulaştığı son verilere muttali oldu. Böylece ölümsüz eseri Marifetnamenin alt yapısı oluştu.
……..
İbrahim Hakkı Hazretleri, İstanbul’dan farklı bir heyecanla Tillo’ya döndü. Tillo medreselerinde ders verdi. Birikimini talebelerine aktardı. İbrahim Hakkı hazretlerinin kullandığı ve günümüze kadar gelen, Kozmografik aletler, haritalar, güneş sistemi ile ilgili tahta ve küreler, bugün yerli yabancı bir çok bilim adamı tarafından hayranlıkla karşılanıyor. Meridyen ve paralelleri gösteren yerküre; mevsimleri, burçları ve önemli yıldızları gösteren gökküre onun deha ürünlerinden bir kaçı.
İbrahim Hakkı hz.leri Rubul Müceyyebi namaz vakitlerini ve kıble yönünü tesbit etmede kullanmış. Rubul Mukantaratla yıldızların konumlarını belirlemiş.
Yıldızların yerlerini ve yüksekliğini bulmak için usturplardan faydalanmış.
…………
İbrahim Hakkı'ya göre, bütün varlık bir küre şeklindedir: "Alemin her ne tarafına nazar olunsa şekli muhaddep görünür." "Arzda ve semada müşahede olunan bütün şekiller yuvarlaktır". Einstein, bu görüşü ondan çok daha sonra matematiksel yollarla göstermiş.
….
Röp: Nurettin Sancar- batıda kitapları tercüme edilmiş ve üniversitelerde ders kitabı olarak okutulmuş.
İbrahim Hakkı Hazretleri Güneş ısısı, yıldırım ve gök gürültüsünün mahiyeti, ışık ve ses dalgalarının yayılışındaki zaman farkları gibi konularda önemli bulgulara ulaştı. Bunun neticesinde Kala’tul Üstad fikri ortaya çıktı. Kalatul Üstad Tillo’nun 4 km doğusunda yer alıyor.
………
Kalatül üstada, yani üstadın kalesine doğru çıkıyoruz.. Tillo halkı, ibrahim Hakkı hazretlerinin mesken tuttuğu bu mekana onun adını vermiş. Tepeye yaklaştıkça gözümüze kale duvarına benzer bir duvar çarpıyor. Duvarın yanına geldiğimizde muhteşem bir manzarayla karşılaşıyoruz. Göz alabildiğine uzanan bir vadi. Olağanüstü güzellikte, kıvrıla kıvrıla akan Botan nehri. Bu nehir İbrahim hakkı Hazretlerine yepyeni ufuklar açmış. İlham vermiş. Üstad buraya gelir burada derin tefekkürlere dalar, gök yüzünü rasat ederdi.
Manzara tek kelimeyle harika.
…………
Hocası İsmail Fakirullah’a karşı duyduğu büyük sevgi ve bağlılık, O’na bu tepede olağanüstü işler yaptırmış.
“Yeni yılda doğacak güneş, ilk olarak hocamın başucunu aydınlatmazsa ben o güneşi istemem” diyerek işe koyulan İbrahim Hakkı Hazretleri önce hocasının türbesi üzerine bir kule inşa ediyor. Türbenin tam doğu tarafında kalan bu yüksek tepeye de harç kullanmadan bir duvar yapıyor. Gece ve gündüzün eşit olduğu ve ilkbaharın başlangıcı olan 21 martta güneş bu duvarın ardından doğuyor. Tepeden ve duvardan dolayı bütün Tillo gölgede kalıyor. Duvardaki pencereden giren güneş ışınları İsmail Fakirullah Hazretlerinin türbesi üzerindeki kulede mercek ve aynalar vasıtasıyla kırılarak Türbenin penceresinden içeri giriyor ve Hocası İsmail Fakirullah hazretlerinin başucunu aydınlatıyor.
…….
Bu hadise tam anlamıyla bir deha ürünü.
Ancak ne yazık ki bu ışık düzeni, türbenin restorasyonu sırasında bozulmuş. Avrupa'nın bir çok uzman bilim adamı, bütün uğraşlarına rağmen bu ışık düzenini eski orijinal haline getirememiş.
…………
İbrahim Hakkı hazretleri Kalatül üstada talebeleriyle birlikte gelir, astronomi ile ilgili konuları uygulamalı olarak anlatırdı. En meşhur eseri Marifetname’nin bir kısmını burada yazdı.
……….
Marifetname dünyaca ünlü bir eser. İbrahim Hakkı hazretlerinin, ilmi, fikri ve tasavvufi birikimini en kapsamlı şekilde yansıtan eser. Ahlak, tasavvuf, felsefe ve psikolojinin yanı sıra tıp, geometri, matematik ve fizik gibi müspet ilimlere dair konuları bu dev ansiklopedik eserde görüyoruz.
İbrahim Hakkı, astronominin yeni verilerinden söz ederken hiçbir ilmi gelişmenin dini bilgilerle çelişmediğini vurgulamış. Marifetname’de fena, beka, muhabbet, aşk, velayet gibi tasavvufun hemen bütün konularına yer vermiş. Vahdet-i vücud gibi kelam ve tasavvuf ilminin en derin konularını ustaca ele almış. Eserin son bölümü olan 'Kıyafetname' bölümünde İbrahim Hakkı hazretleri, insanın dış görüntüsü ile karakteri arasındaki gizemli bağlantılara işaret etmiş.
…………….
İbrahim Hakkı Hazretleri Türkçe, Arapça ve farsça olmak üzere 70’ten fazla eser yazdı. Aynı zamanda usta bir şair olan İbrahim Hakkı, şiirlerini İlahiname isimli bir divanda topladı.
…………
Röp: Hafız Taha’nın Marifetname’den okuduğu ilahi tarzındaki şiir.
Röp: Nurettin Sancar Şiir açıklamalı.
………..
Canan elinden gelmişem, fani mekanı neylerem
Ol mülke meyli salmışam ben bu cihanı neylerem
…………
22 Haziran 1780 senesinde İbrahim Hakkı hazretleri Tillo’da vefat etti. Vasiyeti gereği hocası Fakirullah hazretlerinin ayakları ucuna defnedildi. Henüz dokuz yaşında Tillo’ya gelip burada yetişen ve ömrünün büyük bir kısmını Tillo’da geçiren İbrahim Hakkı hazretleri yine Tillo’da Rabbine kavuştu. O hayatı boyunca hep ilimle uğraştı. Bu alanda büyük çığırlar açtı. Talebeler yetiştirdi. Eserler verdi. Onun yazdığı eserler bugün binlerce ilim adamına ışık tutuyor.
………
Bir bayram sabahı. Ra’sul Kuva tepesindeyiz. Burası Gavsü’l-Memduh Camii. Bayram büyük bir coşkuyla kutlanıyor burada. Namaz huşu içerisinde kılınıyor. Tillo’da bayram namazı kılmak için Türkiye’nin her tarafından gelenler var. Siirt’ten, Urfa’dan, Erzurum’dan, Hatay’dan ve daha bir çok yerden. Tillo’nun ehli ilim ve ehli irfan insanlarıyla bayramlaşmak için gelmişler. Namazdan sonra, İsmail Fakirullah hazretlerinden günümüze kadar devam eden bir gelenek dikkatimizi çekiyor. Bir gün öncesinden hazırlanan yemekler camiye getiriliyor. Cami içinde büyükçe bir sofra kuruluyor. Yemekler tabaklara konuluyor, elden ele taşınarak camii içindeki büyük sofraya ulaştırılıyor. Bayram sofrası herkese açık. Misafirperver Tillo halkı bu adeti günümüze kadar getirmiş. Bugün bu gelenek Sultan Memduh camiinde, Ulu camide ve Tillo’nun diğer camilerinde bütün canlılığıyla yaşatılıyor.
………..
1309 yılında inşa edilmiş olan Sultan Memduh camii, giriş kapısındaki işlemelerle taş işçiliğinin nadide örneklerinden birini teşkil ediyor. Caminin içinde Gavsul Memduh hazretlerinin türbesi var. Tillo’nun manevi mimarlarından olan Sultan Memduh Hazretleri, İsmail Fakirullah Hazretlerinin torunu, aynı zamanda İbrahim Hakkı Hazretleri'nin talebesi. Türbeye giriyoruz. Farklı yerlerden insanlar, büyük zatın ziyaretine gelmişler.
………….
Sultan Memduh'un sandukasını çevreleyen parmaklığın üzerinde küreler gözümüze çarpıyor. Bunlar Gavsul Memduh Hazretlerinin kendi elleriyle yaptığı temsili küreler. Bu küre cenneti temsil ediyor. Bu da cehennemi.
…..
Asıl adı Mahmut olan Sultan Memduh Hz. 1761 yılında Tillo’da doğdu. Genç yaşta İbrahim Hakkı Hz.’nin yanında sarf, nahiv, tefsir, hadis ve fıkıh gibi dini ilimleri okudu. Kısa sürede hocasının sevgisini kazandı. İbrahim Hakkı hazretleri, onunla özel olarak ilgilendi ve gayp aleminde "Memduh" lakabıyla isimlendirildiğini O’na haber verdi.
…………..
Sultan Memduh Hz’nin, en önemli eseri Mecmua isimli tasavvufi divanıdır. Mecmua; Arapça, Farsça ve Türkçe yazılmış 47.000 beyitten oluşuyor. Eserin orjinali bugün Gavsul Memduh hazretlerinin torunları tarafından büyük bir ihtimamla korunuyor.
……….
Gavsul Memduh Hazretleri 1847 yılında 89 yaşında Dar-ı Bekâya irtihal etti. Ve bu türbeye defnedildi. Türbeyi, Sultan Memduh Hz. vefat eden oğlu Şeyh Abdurrahman için yaptırmış. Kendisi vefat edince de aynı türbeye defnedilmiş. Türbede ayrıca Gavsul Memduh hazretlerinin hanımı Zemzemil-Hassa’nın mezarı yer alıyor.
…………
Tillo’nun kadın evliyalarından olan Zemzemil Hassa hazretleri bir gün evinin damında mürakabeye dalmıştı. Birdenbire kendini Beytullahı tavaf ederken buldu. O gece kendisine “Tuvayle” diye isimlendirilen tepeye bir ibadetgah inşa etmesi ilham edildi. Bunun üzerine Beytullaha benzer bu mimari yapıyı inşa ettirdi. Burası Kubbetül Hassa.
…….
Bediüzzaman Sait Nursi hazretleri 1890 yılında Tillo’ya geldiğinde Kubbetül Hassa’da 6 ay boyunca inzivada kaldı. Burada Kamus-u Okyanus adlı lügatı “sin” harfine kadar ezberledi.
………
Manzara tam anlamıyla harika. Dağlar ve dağlar arasında uzanan Evliyalar yurdu, Tillo. Buraya gelenler bu kubbenin altında namaz kılar ve Zemzemil Hassa hazretlerine dua ederler. Az ötede, Fakirullah hazretlerinin kendi elleriyle diktiği üzüm bahçesi var.
……..
Tillo’nun manevi dinamiklerinden birisi de Şeyh Hazma El Kebir hazretleridir. “Kutb’ul Aktab” makamına ulaşmış büyük evliyalardan olan Şeyh Hazma hazretleri Hz. Halit bin Velid’in mübarek torunlarından.
İlim ve marifetiyle bir çok insanın gönülünü irfanla aydınlatmış. 1271 tarihinde vefat edince buraya defnedilmiş. Mezar taşındaki yazıların tümü silinmiş. Silinmeyen tek cümle “Rabbine kavuştu” anlamına gelen “Fettasale Billah” ibaresi.
……………
Burası da Şeyh Hamza el-Kebir hazretlerinin oğlu Şeyh Mücahit türbesi.
İbrahim Hakkı Hz. eserlerinin pek çok yerinde O’nun kerametlerinden bahsetmiş. 1262 yılında vefat edince bu türbeye defnedilmiş.
…………
Tillo geçmişte olduğu gibi günümüzde de bir kültür ve eğitim merkezi. Tillo’nun tarihi evleri buraya gelen yerli ve yabancı bir çok ziyaretçinin dikkatini çekiyor. Evlerin dış kapılarındaki süslemeler, ruhlardaki estetiğin taşlara işlenmiş hali.
…………
Bu mübarek beldenin bağrında nice evliyalar var. Bu yüzden olsa gerek, sokaklarında dolaşırken birden bire içiniz huzurla dolar.
Tillo’ya adım attığınızda sanki zaman tünelinde yolculuğa çıkmış gibi hissedersiniz kendinizi. Burada başka bir yerdesiniz. Dünya çok gerilerde kalmıştır. Havayı teneffüs ettiğinizde yüzlerce yılın manevi havasını ruhunuzda duyarsınız. Birdenbire sayısız hatıra ve tarihî olay canlanır gözlerinizin önünde. Nurlu yüzler, türbeler, camiler, medreseler, geleneksel evler. Her biri bir başka zamana, bir başka döneme tanıklık eden canlı şahitler.
…………
Tillo apayrı bir dünya. Geçmiş, hal ve gelecek iç içe yaşıyor burada. Tillo’da zaman bir başka akar. Tillo’da madde ile mana, akıl ile kalp iç içe. Fakirullah hazretleri, ibrahim hakkı, sultan Memduh ve daha nice Hakk dostu’nu yetiştiren mübarek belde burası. Kalatül üstadıyla, Kubbetül Hassa’sıyla, türbeleriyle, bereketli toprakları ve cana yakın insanlarıyla Tillo ruhlarda silinmez izler bırakıyor.

5 yorum:

Adsız dedi ki...

selam tilloyu ve tillolu evliyaları bu kadar güzel bir dille anlatmak sıradan birinin harcı olmasa gerek.küçük mekke tilloyu keşke daha fazla tanıtıp insanların bu inanç beldesinden ve bu manevi atmosferden daha fazla yararlanmalarını sağlayabilsek.ne yazıkki günümüzde yetiştirdiği onca büyük insan tilloya borcunu ödemekte çok kötü örnek sergiliyor oysa tillo her evinden bir mevlana hz. çıkmış bir belde olarak islam dünyasının en önemli inanç beldelerinden biri olmalıydı

Adsız dedi ki...

Tillo bambaşkadır umarım bir daha gitmek nasip olur.

Unknown dedi ki...

ne yazıkkı cehaletime bakın ki tillo ğibi evliyalar diyarını yeni tanıyorum iyiki internet var hayırla kullanılırsa hayırla size dönüyor busiteyi hazırlayan kardeşlerimden ALLAH razı olsun bütün tillo lulara selam olsun erenlerine evliyalarına ALLAH biğün ziyaret edip Kübbetül hassa da namaz kılmayı nasib eyler inşallah en kısa zamanda selametle kalın,

Aziz KARAKEÇİLİ dedi ki...

TİLLO DEMEK DÜŞÜNMEK, İNZİVAYA ÇEKİLMEK, HARAMLARADAN UZAK DURMAK, ALLAH DOSTARININ YANINDA BULUNMAK VE GÜNAHTAN, HARAMDAN ARINMIŞ DEMEKTİR. GÖRMEYENLERE GİDİP GÖRÜNÜZ DİYORUM TÜM TİLLO'YA SELAMLAR.

Adsız dedi ki...

bend gelebılssem o mubarek toprakları goresbilsem ama gonlumuzdedır oraları o evliyalar o ALLAH aşıkları O PEYGAMBER aşkları ama daha guzel bır sıte kusanız guzel olur bızım mılet bu velilerı tanımalı sevmelı kı yok olmasın kaybolmasın mahf omasın cok sevındem selam olsun size